Serdar KURDAL

Scrabble, totalde en fazla 4 kişinin oynayabileceği bir masa oyunudur. Oyunda bir oyun tahtası,bir harf torbası ve toplamda 4 tane de harf tablosu bulunmaktadır. Torbadaki her harfin kenarında bir değer yazmaktadır. Bu değer o harfin kullanım sıklığıyla ters orantılıdır. Örneğin A harfi 1 puan iken V harfi 7 puandır. Oyun başlarken herkes harf torbasından rastgele 7 harf çeker ve kendi harf tablolarına koyar. Bu tablolar okey tahtalarına çok benzemektedir. Daha sonra ilk başlamasına karar verilen kişi oyun alanının ortasından başlayarak ilk kelimesini yazar ve kullandığı harf kadar torbadan harf çeker. Yazılan kelimedeki harflerin sayı değerleri toplamı kişiye puan olarak döner. Ancak oyun alanında bazı kısımlarda "Harfin 3 Katı" veya "Kelimenin 2 Katı" gibi birimler yer almaktadır. Alınan puan da bu alanlara denk gelen harf ve kelimelere göre artmaktadır. İlk kelime yazıldıktan sonra bir sonraki oyuncu bu kelimenin harflerinden birini içinde barındıracak bir kelime yazmaya çalışır. Eğer yazamıyorsa pas der ve sıra diğer oyunculara geçer. Oyun bu şekilde devam eder ve torbada harf kalmadığında en çok puanı olan kişi oyunu kazanır.

Tabu oyunu, içerisinde 4 farklı kategoriden kartların bulunduğu ve takımların bu kartları sırayla diğer takım üyelerine yasaklı kelimeler kullanmadan anlatması üzerine kurulu bir oyundur. Oyun başlamadan önce her grup bir harf seçer ve gruplar seçtikleri harf bloklarını anlatır. Oyunda her ekipteki üyeler sırayla anlatıcı olur. Oyundaki kırmızı kategorideki kartlar yasaklı kelimeleri kullanmadan hedef kelimeyi anlatma odaklıdır. Anlatma işlemini yapan kişi kart üzerindeki kelimeyi anlatırken altındaki yasaklı kelimeleri kullanmamalıdır. Eğer kullanırsa o kelime sayılmaz ve yeni kelimeye geçilir. Bu kartlar için her tur süre 1 dakikadır. Sarı kart kategorisi çizim odaklıdır. Takımlarda anlatma sırası gelen kişi sarı kartlardan çeker ve kart üzerindeki kelimeyi veya durumu çizerek anlatmaya çalışır. Bu turda konuşmak yasaktır. Süre ise 2 dakikadır. Yeşil kart kategorisi totalde 15 kelime kullanma üzerine kuruludur. Sırası gelen kişi çekeceği yeşil karttaki kelimeleri totalde 15 kelime kullanarak anlatmak zorundadır. Haliyle ne kadar az kelime kullanırsa o kadar çok kelime anlatabilir. Süre 2 dakikadır. Son olarak mavi kart kategorisindeki kelimeler kukla ile anlatılmalıdır. Çıkan kelime kukla üzerinde gösterilerek anlatılmalı ve bu süre zarfında konuşulmamalıdır. Süre 1 dakikadır. Oyunda takımlar doğru bildikleri her kelime için oyun tahtasında bir birim ilerlemektedirler. Ve çekecekleri kartlar da o an üzerinde bulundukları birime göre değişmektedir. Son birime gelen takım ise oyunu kazanır.

Kendisini PC'den oynama fırsatı bulmuştum. Oyun gerek grafik gerek de oynanış bakımından çok akıcıydı. Oyunda kullanılan silah ve ekipmanlar sayesinde ana karakterin büyük düşman gruplarıyla savaşabilme şansı oluyor. Açıkçası ben silah değil de yay ile savaşmaktan daha çok zevk almıştım. Ancak ok bulmak daha zor olduğu için yayı daha sonralara saklamak akıllıca oluyor. Oyunda kalkan, zıplama ve görünmezlik özellikleri sayesinde oynanabilirlik farklı bir boyut alıyor. Oyundaki mekanlar daha mekanik ve daha teknolojik yerler olduğu için belli bir süre sonra bu tür mekanlar görmek insanı fazlasıyla yoruyor. Bundan dolayı oyunu bir çırpıda bitirmek daha zor oluyor. Oyunda 3D seçeneği de bulunmakta ancak ben denediğimde çok büyük bir fark görememiştim. Eğer teknolojik mekanlarda geçen ve teknolojik silahların konuştuğu bir savaş oyunu arıyorsanız Crisis denenmesi gereken bir oyun.

God of War 1 oyuncular tarafından çok ses getirmiştir. Ancak bunu serileştirmek isteyen oyun yapımcıları kolları sıvamış ve God of War 2'yi ortaya çıkarmıştır. Peki God of War 2 olmuş muydu? Cevap EVET!!! God of War 2 ilk oyunun üstüne fazlasıyla koyarak kahramanımız Kratos'u tekrar konsollara getirmiştir. İlk oyundaki Kratos'un aksine kahramanımız oyuna savaş tanrısı olarak başlamaktadır. Çünkü ilk oyunun sonunda savaş tanrısını öldürerek yeni savaş tanrısı kendisi olmuştur. Oyunun başında Colossus ile savaşmış ve onu yenebilmek için Zeus tarafından gönderilen Olimpos kılıcına güçlerimizi aktarmamız gerekmiştir. Bu sayede karakterimiz bütün güçlerinden arınmış ancak Colossus'u da yenmiştir. Colossus ölürken eli Kratos'u ezmiş ve artık güçleri olmayan kahramanımız büyük hasar almıştır. Bu hasardan sonra Zeus gelip hem kılıcını almış hemde ağır hasar alan karakterimizi öldürmüştür. Öldükten sonra Titan Gaia tarafından iradesi yenilenen Kratos cehennemden çıkmış ve bu sefer de Zeus'tan intikam almak istemektedir. Oyunda kullanılan mekanlar ve silahlar ilk oyuna göre çok daha çeşitlidir. Mekanlardaki bulmacalar daha zorlu ve oynayış ve vuruş hissiyatı daha iyileştirilmiştir. Ancak sıradan düşmanlar önceki oyundaki düşmanlara benzemektedir. Hepsi değil ama bazıları aynı resmen. Yine de boss çeşitliliği gayet yeterlidir. Oyundaki bir diğer unsur silah kombolarının çok daha fazla ve çeşitli olmasıdır. Oyundaki her silah çok çeşitli kombolara sahip hatta kombosu bulunan ekipmanlarımız bile düşmanları alt etmek için harika iş görmektedir. Oyun playstation 2 oyunu olduğu için ilk oyunu oynayan herkesin oynaması gerektiğini düşünüyorum.

2000 ve öncesinde doğan herkes sanırım playstation 2' nin ne kadar büyük bir efsane olduğunu bilir. Bir zamanlar oyun sektörünün yükselen yıldızıydı kendisi. Dünyada en fazla satmış konsol olma özelliğini de hala korumaktadır. Ancak o playsation 2' de öyle bir oyun vardı ki resmen konsolun kalitesini konuşturabileceğiniz ve gerçekten oynadığınız oyunun bir sanat eseri olduğunu hissedebileceğiniz bir oyundu. O oyun God Of War' du. God of War serisi hikayesini yunan mitolojisinden alan bir playstation oyun serisidir. Oyunun ilk oyunu da piyasaya damga vuran harika bir hack & slash oyunudur. Oyunda ana karakterimiz olan Kratos, karısı ve kızının intikamı için savaş tanrısı Ares'e öldürmelidir. Ancak Ares'e giden yol çok farklı maceralara ve mekanlara sürüklemektedir karakterimizi. Oyun bir hack & slash oyununda olduğu gibi çok çeşitli kombo ve silah çeşitliliğine sahiptir. Silahları ve özel güçleri kazandıkça karakterimiz Kratos ile oynamak inanılmaz keyifli olmaktadır. Şahsen ben orijinal zincirli kılıçlarımızla oynarken çok ama çok keyif almışımdır. Zaten kombo açısından en zengin silah da yine bu kılıçlardır. Oyundaki vuruş hissi ve görseller de zaten oyunu tamamlayan unsurların başında geliyor. Oyunu bir yandan oynayıp bir yandan da mekanları gezerek ve inceleyerek çeşitli sandıklar bulmak gerekli. Bulunan sandıklardan çıkan kırmızı orblar silahlar için gerekli malzemelerdir. Yeşil orblar can, mavi orblar ise manayı doldurmaktadır. Oyunda ayrıca bonus sandıklar olup bu sandıklarda bulunan malzemelerde can ve mana barının genişlemesini sağlamaktadır. Oyundaki boss çeşitliliği gerçekten yeterli ve kişiyi doyurucudur. Şahsen oyunun en sevdiğim kısmı olan hidra savaşları oyunu ilk oynadığım zaman beni büyülemişti. Eğer olur da playstation 2 geçerse elinize oynamanızı şiddetle tavsiye ettiğim oyunların başında gelir God of War 1.

Assassin's Creed serisine aşina olan insanlar serinin firma yüzünden tekrara düştüğünü bilmektedir. Yapımcılar Syndicate'ı yaptıktan sonra 2 sene ortada gözükmemiş ve sessiz kalmıştır. Ancak 2 senelik sessizliğin ardından yapımcılar Assassins' Creed Origins'i tanıttı. Bütün oyuncular önceleri yine aynı mantıkta farklı bir zamanda geçtiğini düşünse de herkes içten içe bu oyunun daha farklı olması gerektiğini düşünüyordu. Oyun çıktıktan sonra insanlar bu oyuna ne kadar hasret olduklarının farkına varıp derin bir oh çekti. Oyun gerçekten çok güzeldi. Assassin's Creed Origins seriye farklı detaylar ve farklı bir oynanış mekaniği ile farklı bir soluk vermişti. Oyunda vuruşlar daha yavaş ancak vuruş hissi daha gerçekçi. Özellikle ok kullanma çok zevkli ve daha tatmin edici bir deneyim sunuyor. Oyundaki mekanlar ve ortamlar çok iyi grafiklere sahip ve çok detayla tasarlanmış. Oyun açık dünyası sayesinde de size bu mekanları gezme ve inceleme fırsatı vermektedir. Hatta bu geziler esnasında ödüllendirileceksiniz de. Oyundaki boss çeşitliliği ve yan görevler üzerine serinin diğer oyunlarından daha çok çalışıldığını söyleyebiliriz. Assassins's Creed serisini oynamış herkesin bu başlangıç hikayesini oynaması fikrimce şart.

Korsan olmak... Biz oyuncuların uzun zamandır isteği. Oyun piyasasında oyuncuların her türlü isteğine uygun oyun yapılmaktadır. Ancak her oyuncunun bir noktada korsanlık oyunu arayışı içinde olduğu da bir gerçek. Karayip Korsanları gibi filmler izledikten sonra bu gazımız daha da artar hatta. İşte bu gazı almak için oynanabilecek nadide oyunlardan birisidir Black Flag. Black Flag korsanlık yaparken aynı anda suikastçilik yapabildiğiniz bir Assassin's Creed oyunudur. Oyun içerdiği bir çok elementten dolayı çoğu firmanın korsanlık oyunu çıkaramamasının başlıca nedenidir. Oyun 1700'lerde geçmekte ve korsanlığın en üst düzeyde yaşandığı bölgelerde geçmektedir. Oyunda gemi savaşları yapıp deryalara yelken açabildiğiniz gibi karaya çıkıp suikastçiliğe de devam edebiliyorsunuz. Zaten oyun size ikisini de yaptırıyor. Eğer bir korsan olarak denizlere atılıp aynı anda suikastçiliği de elden bırakmak istemiyorsanız bu oyunu denemenizi tavsiye ederim.

Dishonored oyun serisi iki oyundan oluşmasına rağmen kendine ait bir atmosfer ve işlenişe sahip. Oynadığınızda hikayenin işlenişine kapıldığınız bir oyun kendisi. Oyunda ana karakterler bir baba ve kızı. Ancak burada şöyle bir ayrım var ki maalesef ikisiyle de aynı anda oynamak mümkün değil. Oyun başlangıçta bu iki karakterden birini seçmenizi istiyor. Ve seçilmeyen karakter taşlaşıyor. Ana karakterimizin amacı da seçilmeyen karakteri kurtarmak ve buna sebebiyet verenlerden intikamını almak. Oyunda kullanabileceğimiz baba karakteri yani Corvo daha mekanik özel güçlere sahipken diğer karakter olan Emily ise daha büyüsel özel güçlere sahiptir. Özellik ve kişilik bakımından iki karakter de farklı olduğu için oyun tekrar oynanabilirliğe müsait. Bunun yanında iki karakterinde benzeyen özel güçleri elbette var ancak bunlarda oyunu oynarken çok batmıyor gözümüze. Oyunun bir diğer güzel tarafı ise yapımcının oyunu istenilirse tamamen gizlilik içerisinde bitirilebilecek şekilde tasarlaması. Evet oyunu kimseyi öldürmeden de bitirebiliyorsunuz. Oyun size bu imkanı da sunmuş ancak özel güçleri daha efektif kullanma açısından çatışmalar daha zevkli oluyor. Tabi bu oynayan kişiye göre de değişebilir. Eğer gerçekten bir macera oyunu arayışı içerisinde iseniz bu oyunu oynamanızı şiddetle tavsiye ederim.

Oyun dünyası her geçen gün ilerlemeye devam ediyor. Gerek grafikler gerek hissiyat gerek de konu açısından gerçekten baş yapıt diyebileceğimiz bir çok oyun çıktı piyasaya. Hatta bazıları o kadar iyiydi ki arkasından gelen oyunlara da ilham oldu. Ancak bazı firmalar sırf iyi bir getiri elde etme çabasında oldukları için devam oyunlarını önceki oyuna bir iki ekleme yaparak çıkarıyor. E tabi bu da biz oyuncuların pek hoşuna gitmiyor. Assassin's Creed serisi de maalesef bu tür serilerden biri oldu. Ubisoft sırf Assassin's Creed serisi beğeniliyor diye neredeyse her sene bir devam oyunu daha çıkarıyor. Evet Assassin's Creed sevilen bir seri ancak her sene üzerine çok ekleme yapılmamış sadece işlenen devri değişen bir Assassin's Creed bizi bir süre sonra yoruyor. Bu da bizim neredeyse seriden uzaklaşmamıza sebep olacak bir etken. Bundan dolayı oyuncular her çıkan Assassin's Creed oyununa ön yargılı başlıyor veya oynamak istemiyor. Assassins's Creed Syndicate işte bu tarz ön yargılı bakılan ve oynanmayan oyunlardan birisi. Aslında bakarsan oyun gerçekten güzel. Gerek oynanış gerek grafikler gerek işlendiği o 19. yüzyıl İngiltere havası oyunu güzel kılan etmenlerden. Ayrıca oyun esnasında karşılaşılan bazı önemli tarihi kişilikler de oyunun bize yaptığı sürprizlerden. Oyunda ana karakter olarak karşımıza çıkan iki kardeş bulunuyor. Jacob Frye ve Evie Frye. İstediğimiz anda istediğimiz kardeşle oynayabiliyor ve o kardeşe özel bazı ekipmanları kullanabiliyoruz. Ayrıca açık dünyada görevler yaparken bir yandan da çete savaşları yapıp bölgeleri ele geçirebiliyorsunuz. Açık dünyada mesafeleri elbette her zamanki gibi platformlardan atlaya zıplaya da gidebilirsiniz ancak oyun size bir kolaylık sunup at arabalarını kullanmanıza da izin vermiş. Bu sayede gidilecek yerlere at arabasıyla veya faytonlarla gidebilirsiniz. Kötü taraflarına gelecek olursak oyun genel anlamda oynandığında klasik Assassin's Creed serilerinden farklı diyebileceğimiz çok bariz bir özelliği maalesef yok. Boss çeşitliliği bakımından da çok çeşitli değil maalesef. Eğer isteğiniz yepyeni bir Assassin's Creed deneyimi ise bu oyun isteğinizi karşılamayacaktır. Ama İngiltere'nin Victoria döneminde geçen bir suikastçi oyunu oynamak isterseniz gerçekten zevk alınabilecek bir oyun.

Yıllardır klasik Monopoly oyununu büyük bir zevkle oynarım. Yeni nesil Monopoly oyunu da diyebileceğimiz Elektronik Monopoly oyununun çıktığını duyunca da çok heyecanlanmıştım. Hemen denemek istesem de fiyatı epey yüksekti. Sonra oyun oynanılan bir kafede deneme fırsatım oldu. İlk başta oyunu çözmek zaman alıyor. Alışılmışın dışında kuralları var. RFD'den yaralanılarak yapılan kartlarda ilk başta eşit sayıda para var. Mekan satın alırken kartı alışveriş kartı gibi okutuyorsunuz. Bu kısım gayet kolay olsa da kira ödeme, hipotek etme, çekilen cezayı ya da ödülü uygulama kısımlarında biraz karışıyor. Yine de oynadıkça rahatlıkla çözebiliyorsunuz. Eğer benim gibi klasik Monopoly tutkunuysanız para hesabı yapmamak ya da kağıt paralara sahip olmamak biraz garip gelebilir.